1615935075
Sarmal
Merak, Sarmalın Başındaki Kapıdır
Çekici bir tünel, bir mağara, koca bir kursak... İçinde kutsal bir ışık saklayan sıcak, insanı sarıp sarmalayan bir karanlık... İnsanoğlu nihayetinde bir çocuktur, Dünya'ya yeni gelmiştir; bıyığı yeni terlemiş ve saftır, etrafını keşfetmek ister. Mavi bir alevin etrafına üşüşen pervaneler gibiyizdir. Yürüyeceğimiz yerde koşarız, diz çökeceğimiz yerde dik dururuz. Karanlığa adım atma iznini kim verdi ki bize? Derinliklere, sıvı bir gölgeyle lekelenmiş bitmek bilmeyen sarmalın aşağısına inme iznini? Zaman çizelgesindeki minnacık bir noktayız, canavarın midesine iniyoruz. Bunu tekrar, tekrar ve tekrar görüyorum. Bazen o çocuk ben oluyorum, mağaranın dibine kadar cehaletimi fark edemiyorum. Bazen de o karanlık ben oluyorum. Cimri ve sabırlıyım, aşağıdan suyun durgun yüzeyini izliyorum. Güneşin aydınlatmadığı denizin dibinde, görünmez cesetlerin arasında saklanan sessiz yırtıcı... Sessiz, sakin, ırak... Tekrar, tekrar ve tekrar .
Harita konumu
1. Sayfa
Sarmalın Cazibesi
Sarmal beni içine çekiyor Aşağı doğru uzanıyor Yapısı bir garip, her bir kıvrım diğerinden daha kafa karıştırıcı Derine çakılan bir çivi gibi Dünyayı yutan yılan gibi Midesi dolana kadar kendini yiyor Tekrar, tekrar ve tekrar. Dünya onu unutana kadar. Zira arkasında hiçbir iz bırakmaz; sadece bir cazibe. Aşağı indikçe basınç artıyor. Artık bana ait olmayan bir dünya yukarıdan beni itiyor, beni boğuyor. Kendimi kaybetmemek için ellerimi sarmalın duvarına değdiriyorum. Duvarlar ıslak ve parlak. Giderek daha da kıvrılıyor; düzensiz, dengesiz, güvensiz. Beni aşağı doğru götürüyor. Ne kadar derine inersem ritmini o kadar içimde hissediyorum. İnsan eti gibi; nefes alıyor, titriyor. Derinlere indikçe can kazanıyor.
Harita konumu
2. Sayfa
Sarmalın Dibinde
Sarmalın dibinde, dünyanın çekirdeğinde uyandım. Etrafımda kıvranan bir kütle, kol ve bacaklardan oluşan bir kargaşa, bir et yığını vardı. Burayı geçmişe bağlayan burgacı oluşturuyordu. Kütle bana baktı. Ben de ona baktım. Her biri ekşimiş, parçalanmış, hizalanmış çehreler içimi acıttı. Gözlerin eriyip yanakları örttüğü, dudakların birbirine yapıştığı, başların yarılıp içinden yeni bir şeylerin yeşerdiği, mide bulan bir yaşam tasviri. Aralarından biri hem kayıp hem de tanıdık görünüyor. Geçip giden bir düşünce, bir gazete kupürü, bir fısıltı... Tek bir çehre, birçok kimlik. Benim gibi o da bir gezgin. O, her yerde. Sisten doğmuş olamaz, fazla insansı İnsan olamaz, çok boğulmuş ve çok parlak Yine de insan ama Sabah jalesi gibi Her geçen günün şafağı gibi Bulunmayı bekleyen her bir sarmalın başlangıcı gibi
Harita konumu
3. Sayfa
Biz, Bir Sarmalız
Çehreler birbirine giriyor, tek bir vücut olarak nefes alıyorlar Bazılarının üzerinde bir yara, bir isilik, bir telaş var Deli gözler, çığlık atan sesler Ancak hepsi oydu, o da hepsiydi Bir anlığına ben de onun parçası olacağım sandım. Veyahut o benim bir parçam. Yeni bir sarmal oluşturmak için. Suyun yüzeyinin altında, ağzı açık vaziyette beklemek için. Unutulup gitmek, sonra bir gün çıkagelip dünyayı tekrar yutmak için. Yansımaların yansımaları Sakin bir göletin üzerindeki bulut yansımasını kovalayan bir çocuk Gördüklerini bir diğeriyle, sonra diğeriyle, sonra da diğeriyle karıştıran Yarı unutulmuş ama unutmamış bir tayf Geçmişin parçası, yeniden şekillendirilen ve yeniden inşa edilen benliğin bir gölgesi Her bir itiş, her bir çekiş hafif bir inlemeye, dökülen bir gözyaşına, bir ter damlasına yol açıyor. Sarmal, tek bir yüz olarak karşıma çıkmak için kendine işkence ediyor. Sarmal, dünyaya işkence ediyor. Sarmal, deniz yatağındaki suratların bir bütünü. Sarmal, derinliklerde yatan hakikat. Sarmal yaşıyor; bir yılan, bir girdap, bir kursak, bizden beslenen bir merak. Bizi bekliyor; bizi hapsediyor, çiğniyor, yutuyor ve yeniden doğuruyor. Sarmal bizim sonumuz, sarmal bizim yeni başlangıcımızdır
Harita konumu
4. Sayfa